ABD'nin 2021 Yılı Savunma Bütçesi Yetkilendirmesi için hazırlanan yasa tasarısına, ABD'nin Türkiye'den Rus yapımı S-400 hava savunma sistemlerini almasına imkan tanıyacak bir madde eklenmesi talep edilmesi yeniden tartışmalara yol açtı ve bunun ardından FSVTS Sözcüsü Vorobyeva, S-400 füze savunma sistemlerinin Rusya’nın izni olmadan yeniden ihraç edilmesinin mümkün olmadığını ifade etti.
Rus Senatör Cabarov ise Amerikan askerlerinin Rus teçhizatı “son vidasına kadar” inceleyerek bu temelde kendi sistemlerini geliştirmeyi planladığı tahmininde bulundu.
Mehr Haber Ajansı, ABD’li Senatör John Thune’un sunduğu Türkiye'nin elindeki S-400’leri satın alma teklifiyle ilgili emekli Hava Pilot Tümgeneral Beyazıt Karataş ile bir röportaj gerçekleştirdi.
İşte General Karataş'ın Mehr'e verdiği yanıtlar:
1- Bildiğiniz gibi ABD'nin 2021 Yılı Savunma Bütçesi Yetkilendirmesi için hazırlanan yasa tasarısına, ABD'nin Türkiye'den Rus yapımı S-400 hava savunma sistemlerini almasına imkan tanıyacak bir madde eklenmesi talep edildi. ABD’nin böyle bir teklifte bulunmasının asıl sebebi nedir ve bu konuyu hukuki açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?
ABD’nin 2021 Yılı Savunma Bütçesi Yetkilendirmesi için hazırlanmakta olan yasa tasarısı nedeniyle yapılan çalışmalara ilişkin 25 Haziran 2020 tarihli 300 sayfadan oluşan tutanak kayıtları incelendiğinde, Türkiye’nin Rusya Federasyonu’ndan S-400 Uzun Menzilli Yüksek İrtifa Hava Füze Savunma Sistemi satın alması nedeniyle 2 madde eklendiği görülmüştür.
Cumhuriyetçi Parti Idaho Senatörü James Elroy Risch ile Demokrat Parti New Jersey Senatörü Robert Menendez tarafından önerilen yasa tasarısının 149’uncu sayfasında yer alan ve yasanın 172’inci bölümüne eklenen maddelere göre;
12 Temmuz 2019 tarihinde Rusya federasyonu’ndan S-400 Hava Savunma Sistemi alan Türkiye’ye, Amerika'nın Düşmanlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Kanunu (Countering America’s Adversaries Through Sanctions Act-22 U.S.C. 9525-CAATSA) çercevesinde CAATSA’da yer alan 5 veya daha fazla maddenin yasa yürürlüğe girdikten en geç 30 gün içinde S-400 alımına bilerek dahil olan her kişi için ağırlıklı olarak mali yaptırımların uygulanmasını içermektedir.
ABD’nin 2021 Yılı Savunma Bütçesi Yetkilendirmesi yasa tasarısı içerisinde yer alan ve Türkiye’nin Rusya Federasyonu’ndan S-400 satın alması nedeniyle yeniden gündeme gelen ve ilave edilen 2 maddeden biri olan S-400’lerin ABD’ye satılmasına yönelik maddenin uygulanması mümkün değil. Hatta ABD’li senatörlerin bu maddeyi inanarak ilave etmelerinin daha da “trajik komik” olduğunu belirtmiştim.
Devletler arası bu tür büyüklükte silah satışlarında anlaşmalar gereği bağlayıcı maddeler vardır. Devletler arası silah satın almalarında devlet garantisi verilir. Ayrıca, “Son Kullanıcı Belgesi” diye bir belge vardır ve bunu imzalarsınız. Üretici ülkenin onayı olmadan silahları üçüncü taraflara satamazsınız. Hukuki açıdan uluslararası alanda sorumluluklarınız vardır. Örneğin; Satıcı ülkenin izni olmadan üçüncü bir tarafa doküman ve eğitim bile veremezsiniz. Türkiye tarafından yapılan resmi açıklamalar da bu yöndedir ve S-400 anlaşmasına bağlı kalınacağı bir kez daha vurgulanmıştır.
ABD'nin bu yaklaşımına göre şöyle yapalım. Diyelim ki Patriot aldık ve ABD ile aramızdaki ilişkiler yaptırımlar ve ambargolar nedeniyle onarılamayacak kadar bozuldu. Patriot’ları başka bir ülkeye satıp, onlardan daha iyi hava savunma sistemi alsak, olmadı üzerine bir de F-16 versek olur mu? Olmaz. ABD hemen ortaya atılıp, ne yapıyorsunuz? Anlaşmaları ihlal ediyorsunuz demez mi? Der. ABD’li senatörlerin dünyadan bu kadar kopuk ve gerçeklerden uzak olmasının en önemli nedeni, kendilerini hala dünyanın tek lideri gibi görmelerinden kaynaklanmaktadır.
Yarın başka bir konuda ABD yine aynı uygulamaya başvuracaktır. Şantajcı elindeki imkanları sonuna kadar kullanacaktır. Burada önemli olan şantaja uğrayanın ne yapacağıdır. Yani elinizi verirseniz kolunuzu kaptırırsınız.
2- Ankara bu konuda ne düşünüyor?
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Merkez Yürütme Kurulu (MYK) sonrası gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
ABD'nin, Türkiye'nin Rusya'dan temin ettiği S-400 hava savunma sistemlerini satın alma talebine ilişkin konuya değinen Çelik, "Bir ülke bir başka ülkeden silah ya da silah sistemi aldığı zaman bunu kullanmak için alıyor. Türkiye Cumhuriyeti Patriot almak istedi vermediler ve S-400'de karar kılındı. Bir silah sistemi bir ülkeye satıldığı zaman son kullanıcı olarak satılır. Türkiye Cumhuriyeti açısından bakarsak Türkiye Cumhuriyeti köklü devlettir. Tüm ülkelerle ilişkilerde adımları atarken hesap ederek atar. CAATSA yaptırımları yaklaşımı Türkiye Cumhuriyeti açısından doğru bir tavır olarak gündeme gelmez. Patriotlar konusunda irademizin müttefikimizin ABD tarafından değerlendirilmesini bekleriz" ifadelerini kullandı.
3- Türkiye’nin S-400’lerden vazgeçmesi mümkün mü?
ABD ve bazı Batı ülkeleri, PKK/KCK, PYD/YPG ve FETÖ/PDY ile mücadelede Türkiye’ye karşı iki yüzlü bir politika uygulamakta ve terör örgütlerini destekleyerek ülke güvenliğimizi yıllardır tehdit etmektedir. Türkiye, ABD’nin çeşitli bahanelerle yüksek teknoloji ürünü silahları hatta son yıllarda daha düşük kapasiteli silahları bile satmaktan vazgeçmesi üzerine farklı kaynaklara ve işbirliği yapacağı ülkelere yönelmiştir. Türkiye elbette PKK/KCK ve PYD/YPG’ye kara gücüm diyen, 21 Mart 1999’dan beri FETÖ elebaşına ev sahipliği yapan, 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında olan ülke ve ülkelere karşı bazı yaptırımlar uygulayacaktır. Bunlardan birisi de siyasi karar gerektiren Rusya federasyonu’ndan S-400 alımı örnek olarak gösterilebilir.
S-400 projesinden geri dönüşün olmadığı gözlenmektedir. S-400 eğitimlerinin önemli bir kısmı zaten sistem aktif edilerek sürdürülme ihtiyacındadır, yani sistem zaten aktifdir. Personelin “İlk Safha Harbe Hazırlık Eğitimlerinden” sonra “Son Safha Harbe Hazırlık Eğitim” süreci de devam edecektir. Şu çok açık bilinmelidir ki zaten eğitimler burada bitmeyecektir. Eğitimlere S-400’ler Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde kaldığı müddetçe ömür devri boyunca çeşitli seviyelerde her zaman devam edilecektir.
Türkiye, KOVİD-19 (COVID-19) salgınına karşı topyekün savaş verirken Nisan 2020 ayı sonuna doğru en çok gelen ve merak edilen soruların başında resmi açıklaması yapılan ve Harbe Hazır (aktif edilmesi) olması beklenen S-400’lerdeki son durum olmuştur. Aslında S-400’lerin aktivasyonuyla ilgilenen yurtiçindeki ve yurtdışındaki meraklıların büyük bir kısmının Türkiye’nin hava füze savunmasına gösterdikleri yakın ilgilerinin politik ve ekonomik nedenlerden kaynaklandığı ve hükümete baskı unsuru olarak bu yolu seçtiklerinin görüldüğü çok açık bir gerçektir.
Ülkemiz ve dünya olağanüstü günler yaşarken Türk Silahlı Kuvvetleri’de virüsle mücadele kapsamında tedbirler almakta ve buna uygun mesaisine devam etmektedir. Öncelikle şunu belirtelim, bilindiği gibi S-400’ler geldi ve S-400 personelinin Harbe Hazırlık Eğitimleri planlandığı şekilde sürmektedir. Nisan 2020 ayı sonunda yapılması planlanan S-400 resmi töreninin KOVİD-19 nedeniyle gecikmesi ve ileri bir tarihe atılması gayet normaldir. Ama S-400 eğitimleri TSK virüs mesaisi dikkate alınarak sürecektir.
S-400 projesinden geri dönüşün olmadığı gözlenmektedir. S-400 eğitimlerinin önemli bir kısmı zaten sistem aktif edilerek sürdürülme ihtiyacındadır, yani sistem zaten aktiftir. Personelin “İlk Safha Harbe Hazırlık Eğitimlerinden” sonra “Son Safha Harbe Hazırlık Eğitim” süreci de devam edecektir. Şu çok açık bilinmelidir ki zaten eğitimler burada bitmeyecektir. Eğitimlere S-400’ler Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde kaldığı müddetçe ömür devri boyunca çeşitli seviyelerde her zaman devam edilecektir.
S-400’ler geldi aktif olmayacak, aktif olursa ABD yaptırım uygulayacak, Türkiye-ABD gizli anlaşma yaptı ve dolar yükselecek beklentisindekiler ile 1960’lardan bugüne kadar Türkiye’nin uzun menzilli yüksek irtifa hava füze savunma sistemi var mı? Yok mu? Diye hiç rahatsız olmayanlar için kötü bir haberim olacak. Herşeye rağmen S-400 konusu bitmiştir. S-400 personel eğitimlerinin ilk aşama için yeterli seviyeye geldiğini tahmin etmek zor değildir. İstenildiğinde intikale de hazır hale gelecektir.
4- S-400'ler NATO için tehlikeli midir?
S-400’ler bir hava savunma sistemi olup, saldırı silahı değildir. Çok açık bir şekilde “Ülkemize, Anavatanımıza” tehdit teşkil edecek ve saldıracak düşmanlara karşı kullanılacaktır. Bu şu anlamı taşımaktadır; En çok gündeme getirildiği gibi yani direkt olarak NATO’ya karşı değil, havadan gelebilecek ister halihazır “NATO Üyesi” bir ülkeden olsun, ister olmasın kimden gelirse gelsin “düşman ülke” tehditlerine karşı kullanılacak bir sistemdir.
5- Peki Türkiye NATO'yu kendisine tehlike olarak mı görüyor?
Soğuk savaş sürecinin sona ermesinden sonra NATO üyesi başta ABD ve bazı Batı ülkeleri olmak üzere bölgesel politikalarında Türkiye’nin ulusal bütünlüğüne karşı eylemler içerisindedirler. Yıllardır bazı NATO üyelerinin; PKK/KCK, PYD/YPG terör örgütüne olan destekleri, Irak ve Suriye’de uyguladıkları politikalar, FETÖ/PDY’na destekleri, 15 Temmuz’un arkasında durmaları, Suriye’de ağırlığı PKK/KCK, PYD/YPG’den oluşan 60-100 bin kişilik bir gücü muhafaza etmeye yönelik çalışmaları açık bir şekilde Türkiye’yi hedef almaktadır. Bu özünde ABD/NATO’nun Türkiye’ye karşı düşmanca tutumundan başka bir şey değildir. Elbette Türkiye ABD/NATO’nun kendisine tehdit teşkil ettiğini sorgulayacaktır. En önemli gösterge ABD/NATO ve Batı, Türkiye’nin toprak bütünlüğüne karşıdır. Artık ittifaklık ilişkilerinin bu yalın gerçekler karşısında sorgulanması ve ona göre tedbir alınması gereklidir.
6- Bundan sonra Türkiye-ABD hattında nasıl bir seyir izlenecek?
ABD’nin kesin olarak içerisinde yer aldığı ve/veya destekledikleri olmak üzere son 60 yılda Türkiye-ABD arasındaki krizlere ilişkin bir kısmı unutturulan, bir kısmı ise hiç konuşulmayan tüm krizlere ait düşüncelerimi genişletilmiş şekliyle yazmış, sosyal medyada paylaşmış ve tartışmaya açmıştım.
25 Haziran 2020 tarihli son yasa tasarısı ile 28’incisi yolda olan şimdilik toplam 27 adet ile sınırladığım krizlere ilişkin görüşlerimi ve görselini, S-400 almayıp F-35 alırsak ABD ile tüm problemlerin çözülebileceğini inanan ve Türkiye’nin bölünmesini “ver kurtul” zihniyeti ile savunanlara cevap olarak kabul edebilirsiniz.
- 1960 İncirlik Kalkışlı U-2 Casus Uçağı Krizi.
- 1962 Jüpiter Füzeleri Krizi.
- 1964 ABD Başkanı Lyndon B. Johnson’ın Mektubu Krizi.
- 1974 Haşhaş Ekimi Krizi.
- 1974 Kıbrıs Barış Harekatı Krizi.
- 1975 ABD Silah Ambargosu Krizi.
- 1975 Türkiye’nin 21 Üs/Tesisi ABD Kullanımına Kapatması Krizi.
- 1975 ABD’nin Ermeni ASALA Terör Örgütüne Desteği Krizi.
- 1984 ABD’nin PKK Terör Örgütüne Desteği Krizi.
- 1991 Birinci Körfez Harbi ve Çekiç Güç Krizi.
- 1992 TCG Muavenet Muhribinin ABD Unsurları tarafından Vurulması Krizi.
- 2003 Irak Tezkeresi’nin Reddi Krizi.
- 2003 İkinci Körfez Harbi ve Irak’ın İşgali, Irak’ın Kuzeyi ile PKK Desteği Krizi.
- 2003 Süleymaniye Olayı Çuval Krizi.
- 2011 Suriye İç Savaşı ve PKK/KCK, PYD/YPG Desteği Krizi.
- 2013 Çin FD-2000 Hava Savunma Sistemi Tedariki Krizi.
- 2016 15 Temmuz Darbe Girişimi ve FETÖ/PDY Desteği Krizi.
- 2016 Pastör Andrew Craig Brunson’ın Tutuklanması Krizi.
- 2017 ABD Büyükelçilik/Konsolosluk Çalışanlarının Tutuklanması Krizi.
- 2017 Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın Tutuklanması Krizi.
- 2017 Türk Vatandaşlarına Uygulanan Vize Krizi.
- 2017 Rus S-400 Hava Savunma Sistemi Tedariki Krizi.
- 2019 ABD Savunma Bakan Vekili Patrick Shanahan’ın Mektubu Krizi.
- 2019 ABD Başkanı Donald John Trump’ın Mektubu Krizi.
- 2019 ABD Senatosu’nun, 1915 Ermeni Olaylarını "Soykırım" Olarak Tanıyan Karar Tasarısının Kabulü Krizi.
- 2019 ABD Senatosu’nun; Türk Akımı, S-400, F-35’ler Dahil Türkiye’ye Yaptırımları İçeren 2020 Savunma Bütçesinin Kabulü Krizi.
- 2019 ABD Başkanı Donald John Trump’ın Türkiye’ye Yaptırımları da İçeren 2020 Savunma Bütçesini İmzalaması Krizi.
Türkiye, Irak ve Suriye’de açıkça görüldüğü gibi terör örgütü PKK/KCK ile onun türevi PYD/YPG’ye “Benim kara ordum” diyen NATO’yu örtülü olarak kullanan ABD, tırlar ve uçaklar dolusu silah ve malzeme desteği verirken “ortaklarına” KOVİD-19 (COVID-19) nedeniyle ihtiyaç duyulan sağlık malzemelerini de göndermiştir.
15 Temmuz 2016 darbe girişiminin bir numarası FETÖ/PDY lideri 21 Mart 1999 tarihinden itibaren ABD’de yaşamaktadır. Bir çok FETÖ/PDY üyesi özellikle ABD ve NATO üyesi ülkelerden sığınma ve siyasi destek almış, almaya da devam etmektedir.
yorumunuz